Sunday, July 24, 2005

Blade Runner


Philip K. Dick'in "Do Androids Dream Of Electric Sheep?" adlı romanından uyarlanan, yönetmenliğini Gladiator ile oscarları toparlamış olan Ridley Scott'ın yaptığı, başrollerini
Rick Deckard rolünde Harrison Ford
Roy Batty rolünde Rutger Hauer
Rachael rolünde Sean Young
Gaff rolünde Edward James Olmos
Bryant rolünde M. Emmet Walsh
Pris rolünde Daryl Hannah
nın paylaştığı, müziklerini Evangelos Papathanassiou'nun (nam-ı diğer Vangelis) yaptığı, "visual futurist" sıfatıyla karanlık, zaman zaman gotik, pis yağmurlu atmosferini Syd Mead'ın kurduğu; bilimkurgu ve sinema deyince oluşturulacak listenin en üst sıralarında kendine tartışmasız bir yer edinecek bir sinema filmi Blade Runner. Yapım yılı 1982.

İçerdiği alt metindeki "varoluş" tartışmasıyla, "hayat" kavramı üzerine robot-insan anolojisini çok iyi bir aksiyon-düşünce oranında harmanlayan, polisiye, felsefe, aşk üzerine söyleyecek sözleri olan bir sinema filmi... Varlık-yokluk ve "hayat" kavramı; temelde ontoloji adını verdiğimiz disiplini kurcalayan, bugünün dünyasının karmakarışıklığı içinde unutup gittiğimiz ama insan olarak hiç bir zaman kaçamayacağımız soruları... kesinlikle doğru soruları soran bir film: Blade Runner.

Ölüm üzerine daha naif, daha düşündürücü bir tartışma açmak her zaman mümkün olmaz. Blade Runner bunu başarıyor. Roy Batty ile özdeşleştiğiniz an, insan olarak kaçamadığınız sorularla yüzleşiveriyorsunuz. O güne kadarki kaçışlarınız etkisini yitiriyor. Roy'a "eğlen, hayatın tadını çıkar" öğüdü verildiğinde Roy'un yüzündeki ifade, sizin de "hayat" karşısında giymekten kaçamayacağınız bir giysi gibi... Bir yanda gerçek hayat (insan), bir yanda simulasyon hayat (robot). Ve simulasyon hayatı ve anlamını fazlasıyla ciddiye alan bir robot: "Yaşamak istiyorum"... Ölümsüzlük...

Yağmurda kayboluveren gözyaşları gibi "yaşam"...

No comments: