Thursday, May 17, 2007

Uzayda Piknik



Arkadi ve Boris Ştrugatski kardeşlerin Roadside Picnic adlı romanının türkçe çevirisine verilen isim Uzayda Piknik. İyi bilimkurgunun nasıl bir şey olduğunu öğretebilecek seviyede bir eser. İlk kez karşıma garip bir şekilde çıkmıştı ПИКНИК НА ОБОЧИНЕ. Yani Roadside Picnic. Yani Uzayda Piknik.

"Bilim" adlı bir dergi yayınlanırdı ve her ay bir bilimkurgu öyküsü yayınlardı. Hafızam beni yanıltmıyorsa sene 1983'tü.
Arthur C. Clarke'ın "Sultansofrası 1" (The Food of the Gods - ilk kez Mayıs 1964'te Playboy'da yayınlandı) ve "Tanrının Dokuz Milyar Adı" (The Nine Billions Names Of God - ilk kez 1953'te Star Science Fiction 1'de Frederik Pohl editörlüğünde yayınlandı) isimli öykülerini de bu dergide okumuştum. Hatta bir de bilimkurgu öyküsü yarışması açmıştı dergi ve ödül olarak ZX Spectrum ayarında bir bilgisayar olan "Laser" bilgisayar hediye edecekti ama yarışma sonuçlanamadan derginin yayın hayatına son verildi (tabi yine hafızam beni yanıltmıyorsa). "Bilim" dergisinde Uzayda Piknik'in giriş kısmındaki Doktor Valentin Pilman'la Harmont radyosu tarafından yapılan röportaj, bilimkurgu öyküsü olarak verilmişti ve okuduğumda "öykü" kafamı karıştırmıştı. "Herhalde modern bir öykü" dediğimi hatırlıyorum. Bu röportajın bir öykü değil de bir romanın ilk bölümü olduğunu, sonraları aldığım Uzayda Piknik adlı romanın girişini okuduktan sonra anlamıştım. Mycogen'in serlevhası olan "iyi bilmkurgu iyi edebiyattır" sözü de ПИКНИК НА ОБОЧИНЕ adlı sözünü ettiğimiz romanın, Antonina W.Bouis tarafından ingilizceye tercüme edilmiş MacMillan Publishing Co., Inc, New York baskısının giriş metninden alınmıştır. (kitap Türkçeye de bu ingilizce tercümeden tercüme edilmişti çünkü)

Uzayda piknik aslında bir bilimkurgu yazarının kafasının nasıl çalıştığına dair çok güzel bir ipucu veriyor. Gelin bir tahminde bulunma oyunu oynayalım. Hayal kuralım. Arkadi ve Boris kardeşler bu öyküyü nasıl kurmuş olabilirler? Ben kendi adıma aynı oyunu Asimov için de sıklıkla oynamışımdır.

Uzayda Piknik, kabaca, insanlığın eriştiği bilgi ve teknoloji düzeyinden çok üstün bir uygarlığın dünyamıza yaptığı "öylesine" bir seyahati konu alıyor. Bu "uzaylılar" dünyamızda bazı bölgelerde ziyaretlerine dair izler bırakıyor. (büyük ihtimalle de gayri ihtiyari). Ve bir grup bilimadamı bazen tehlikeli olabilen fenomenleri de içeren bu izleri, yani "bölge"leri araştırmaya başlıyor ve elde ettikleri bilgileri sınıflandırıp mantıklı yargılara varmak için çabalıyorlar. Ancak hayat seviyesi bizlerden fersah fersah üstün bir uygarlığın arkasında bıraktıklarını anlamak o kadar da kolay olmuyor. Seyredenler hatırlayacaktır, Matrix üçlemesinden daha çok sempatimizi kazanan
Animatrix'teki Beyond adlı kısa animasyonda da bir "bölge" kavramı mevcuttu. Algı ve mantık, gördüklerimiz ve mantığımız, çıkarımlarımız, tercihlerimiz üzerine bir hayli felsefi derinliği olan konuları tartışan kitap, bu yönüyle mistik filozof sinemacı Andrey Tarkovski'nin de ilgisini çekiyor ve Ştrugatski kardeşlerle birlikte filmleştirmek için kolları sıvıyor, senaryoyu birlikte kuruyorlar. Ortaya çıkan film metal sütyenli kızlar, lazer tabancaları, pörtlek gözlü canavarlar olmadan çekilen bir bilimkurgu filmi olarak sinemaseverlerin ve bilimkurguseverlerin kalbinde taht kuruyor: Stalker.

Bir fotoğraf hayal edin: İki aileden oluşan bir grup insan bir otoyolun kenarında bir yerlerde sermişler örtülerini ve piknik yapıyorlar. Otoyol ve otomobillerin teknolojik dünyasından uzakta, vızıldayan arılar, böcü börtü, parlayan bir güneş, yemyeşil çimler. Bu iki ailenin beyleri çoluk çocuğun gürültüsü arasında, ilkin pek bir düşünceli görünüyorlar. Sonra kendi aralarında, diğerlerini ve çevrelerindeki doğayı unutmuşcasına hararetli bir sohbete başlıyorlar. Sohbetin konusunu oluşturan şey ise karınca kadar bir şey! Hatta bir karınca! Plastik piknik bıçağının tam da ağzında güçlükle yürümeye çalışan bir karınca... Belki bu iki bey'den birisi (belki Arkadi) o plastik bıçağın o karınca için ne acayip ve ne muhteşem bir şey olduğunu söylüyor. Diğer beyefendi (belki Boris) itiraz ediyor: "Bence muhteşem değil, tehlikeli... Baksana pek de hoşnut görünmüyor, güçlükle yol alıyor!" Kendilerini karıncanın yerine koymakla geldikleri nokta ise uygarlık düzeyleri arasındaki farkın, algı ve düşünce üzerine etkileri... Ve bu, pek bir hoşnut olduğumuz, kendimize ait düşünce ve algıların, "acziyet durumunda" nasıl bir hal alabileceğini tartışmaya kadar gidiyor, sohbet uzadıkça tartışmaya dönüşüyor, çocuklar kan ter içinde pikniğin tadını çıkarırken, dönüş saatini bile çoktan unutan yazar babaları
Uzayda Piknik adında bir romanın temelini atmış oluyorlar.

Bilimkurgu-kurgu denememiz burada kalsın. Modern fiziğin şaşırtıcı bulguları, bilim dünyasında tam anlamıyla bir "Uzayda Piknik" etkisi yapmıştı. Halen de yapmakta. Uzayda Piknik Einstein'in şu sözünü de derin derin düşünmemize imkan tanıyor belki: "Kainatın en anlaşılmaz özelliği, anlaşılabilir oluşudur". Öyle ya, koskoca evren, karınca kadar bile büyüklüğü olmayan insanoğlunun zihni için neden "anlaşılabilir" olsun? Bizden çok çok üst düzey bir uygarlığa ait boş bir kola kutusu, bir plastik çatal bulsak, algımızı ve aklımızı acaba hala kutsallaştırır mıydık? "Rasyonalizm iyi hoş ama nereye kadar?" mı derdik?

2 comments:

Yureklius said...

Tarihin bir köşesinde, Stalker'i beraber seyrettiğimizi hatırlıyorum. Bir müddet sonra, filmin Uzayda Piknik uyarlaması olduğunu farketmiştik.

Uzayda Piknik sevdiğim eserlerdendir. "Zor Şey Tanrı Olmak" da güzeldir. Deneysel tarih konusunda bilimsel çalışma yapmak için kendi ileri uygarlıklarından çıkıp ortaçağa benzer bir dönemi yaşayan bir gezegene giden insanların hikayesi...

Diğer taraftan Yokuştaki Salyangoz'dan pek hoşlandığımı söyleyemem. O ne sembolik anlatım, o ne zor okunur bir metin. Herhalde SSCB döneminde herşey rahatlıkla yazılamıyordu da böyle bir yolu tercih ettiler.

Don Quijote said...

Evet haklısın Yüreklius, (hem Stalker'i birlikte izlediğimiz konusunda hem de SSCB'de entelektüel faaliyetlerin yeterince özgür olmayışı konusunda) Tarkovski'nin de arası resmi yönetimle sık sık bozulmuştu. Detaylı bilgi türkçe vikipedi de var:

http://tr.wikipedia.org/wiki/Andrey_Tarkovski