Asimov’un son derece yalın bir buluşu olan robotiğin üç yasası, bilimkurguyu etkisi altına alan katil robot klişesinden bizleri de bilimkurguyu da kurtarmıştı. Fakat yine de “katil robot”ların ölümcül cazibesine karşı bizi sonsuza dek koruyamadı.
Üç robot yasasını hatırlayalım (bu yasaları yazılı olarak görmekten usanmayacağım):
1- Bir robot bir insana zarar veremez ya da harekete geçmeyerek zarar görmesine izin veremez.
2- Bir robot verilen emirlere uymak zorundadır, bu emirler Birinci Yasa’yla çelişmedikleri sürece…
3- Bir robot, Birinci ve ya İkinci Yasa’yla çelişkili olmadığı sürece kendi varlığını korumalıdır.
Asimov’un üç robot yasası, robotları Frankenstein kompleksinden uzak tutmayı başarmıştı. Bu sık rastlanan klişe robotların ayaklanıp efendilerine karşı sınırsız bir öfke duymaları ve yok etmek için var güçleriyle savaşmaları demekti. Asimov’un kısa hikayelerinde robotlar insanla birlikte çalışan karmaşık fonksiyonlu koruyuculardı, insanın hizmetinde bulunuyorlardı ve sonuçta sadece birer “araç”tan ibaretti. Robotların ölümcül tehdit olmaması tahmin edileceği üzere çok daha geniş dramatik etkiler doğurabiliyordu.
Öte yandan Matrix ve Terminator filmlerindeki ölümcül yapay zeka betimlemelerine bakacak olursak, Asimov ve ortaya attığı sorular, Frankenstein kompleksini bilimkurgudan tamamen temizleyemedi. İşin aslı, Asimov’un çalışmalarına değinmeden yapılacak bir robotlar ve bilimkurgu konulu tartışma eksik kalacaktır.